AVUKAT ONUR KARAŞİN

 onur.jpg
 
AVUKAT ONUR KARAŞİN...

Sevgili Onur Karaşi’ni Bodrum’da iz bırakanlar serisinde değerlendirmek çok fazla iddialı bir seçim olacaktı. Onun ne bir toplumsal hareketi ne de bir toplumsal riski yüklendiğini ben görmedim. Sevgili Onur Bodrum Adliyesinde avukatlık yapmaya başladığı zaman tüm bodrum’da ya beş avukat vardı veya dört tane.  Bunlardan bir tanesi de Onur Karaşin’di. O da benim gibi asker kökenliydi. Her zaman ortada durmayı ve taraf olmamayı seçerdi. Her yerde durur ama hiçbir yere ait olmazdı. Sempatik ve girişkendi. Hem toplumun menfaatlerini hem de insanlar arasındaki anlaşmazlıklarda bakar bakmaz gerçeği gören bir özelliği vardı. İşte sorunda bundan sonra başlıyordu. Çünkü Av. Onur’un göreceli ve değişken davranışları, karakteri Bodrum’un elitini temsil etmektedir. Şimdi konumuza gelebiliriz.

 

HUYSUZ KOMŞUM İKİDE BİR YOLU KAZIYOR…

Gümbet’teki otelimin önünden ana yol geçiyor ama henüz asfaltlanmamış ham ve düzgün bir yol. Kot olarak aşağıda bahçesi olan hemşerimiz evine girmek için yolu ortadan başlıyor kazmaya ta evine kadar yaklaşık 2 metre bir kot farkı yartıyor, yol işlemez oluyor. Ne belediye adamı yola getirebiliyor ne de bizim tehditlerimiz. Bir gün bir akrabası otelime beni ziyarete geldi ve dedi ki Abi,  siz onunla baş edemezsiniz. Çünkü ben de o arsanın hissedarıyım ve bu akrabadan çektiğimi nasırımdan çekmedim. İstersen ben hissemi sana satayım sen de mahkeme aç ve arsanın tamamını al. Baktım çok makul ve başka çare yok. Tuttum adamın hisselerini satın aldım ve mahkemeye gittim. İşte o gün Av. Onur Karaşin’i tanıdım.

 

HERKESİN BİR DELİSİ VAR,  BU ADAM DA BENİM DELİM DİYE SÖZE BAŞLADI…

Ve devam etti, bu adamın arsasını satın almak ve onu bahçesinden dışarıya atmak hiç hoş değil. Gel bu işi tatlıya bağlayalım. Komşusunuz. Ben de peki dedim ama gel bozduğu yolu bir gör sonra konuşalım dedim. Biliyorum dedi. Ve anlaşma metnini basit bir şekilde ortaya koydu.

  • Ben ikiniz arasındaki anlaşmazlıklarda hakem olacağım.
  • Sen bu arsayı ifraz edip parasını cebinden vereceksin (çünkü o fakir)
  • Karşılığında onun tarafında kalan binanı hiç kira vermeden beş yıl kullanacaksın.
  • Adamın tapu harçlarını ödeyeceksin(yazıktır adam çok fakir)
  • Tamam dedik el sıkıştık.
  • Ben üzerime düşenleri yaptım

 

BENİM SAFLIĞIM VE HERKESE İNANMA HUYUM HALA DEVAM EDER…

Adam iki sene dolmadan beni fuzuli işgalden mahkemeye verdi ve kira istedi. Av. Onur’a gittim ve durumu anlattım. Sen merak etme ben şahidim gider mahkemede şahitliğimi yaparım ve sen davayı kazanırsın. Hâkim elbette ki bana güvenecek dedi.  Mahkeme günü geldi ama Av. Onur toz oldu ve bize mahkemeyi kaybettirdi. Daha sonra ben bu olayı ona her zaman hatırlatan sitemlerde ve serzenişlerde bulundum. O hep işin olugide... Yönünde durdu.

 

HANGİ HUKU, HANGİ DİN, HANGİ FELSEFE OLURSA OLSUN…

Eğer toplumsal menfaatlerin savunucusu isen kişisel menfaatleri ıskalama hakkın hoş görülebilir. Yok birey menfaatini savunuyor ve toplumsal menfaatlere sırtını dönüyorsan yine hoş görülebilirsin. Ama Bodrum gibi bir yerde ortada görünüp, ben de varım diyor hatta sana güvenerek, sözüne inanarak seni dinleyen insanları aldatıyor veya o duruma düşürüyorsan işte o zaman yangın başlıyor. Eğer bu tür davranışlar o toplumda çoğalıyorsa o toplumun işi çok zor. İşte ben bu insanların bir gün gerçeği göreceği varsayımı ile hep bekledim. Onlar benim inançlarımı sildi süpürdü. Tıpkı Onur Karaşin gibi. Dağlardan gelen sel de onların uğruna savaş verdiği mallarını sildi süpürdü. İşte Onur Karaşin örneği ile Bodrum’u yıkan sel aynı tahribatı yapmıştır Bodrum’da. Bodrum nasıl bu insanlarla ayakta durur hep birlikte göreceğiz…