ERTAN DEMİRCİ…

 ertan.jpg
 
ERTAN DEMİRCİ…

Bu gün Bodrum doğumlu olup ta Ertan Demirci’yi tanımayan yok gibidir. Dışarıdan gelip te Ertan Demirci zamanında yatırım yapıp ta yine onu tanımayan yok gibidir. Ertan Demirci Cevat Bilkiç döneminin imar müdürüdür. O günün koşullarını bilmeyenler Ertan Demircinin hükmettiği gücü ve yetkiyi ne tahayyül edebilirler ne de o gücün kullanılmasındaki tereddütsüzlüğü algılayabilirler. Kısaca bu gün yapılan ne varsa onun altında Ertan Demirci’nin hem imzası hem de kararları vardır. O günün koşullarında böyle kararlar verebilecek adam bulmak neredeyse imkânsızdı. Bodrum o zaman içerisinde altı adet daha belediyelik daha olan bir yarımadaydı. Bu gün 11 olan belediye sayısı o gün 5 taneydi. Bodrum dâhil. 32 adet köyümüz vardı. İşte Ertan Demirci bu günkü belediyeciklere bakınca nasıl bir imar müdürü ile karşı karşıya olduğumuzu daha iyi kıyaslayabiliyoruz.

 

ERTAN DEMİRCİ, BAĞIRDI, ERTAN DEMİRCİ FERYAT ETTİ,

 ŞİKÂYET ETTİ ONU KİMSE DUYMADI…

Gerek Bodrum’un parçacıklara bölünmesine, gerekse bölük pörçük belediyelerinin yaptırdıkları imar planlarının yanlışlıklarına en değerli gözler ve tecrübe ile baktı ve isyan etti. Hiçbir parti ve yönetici ona arkadaş sen ne diyorsun demedi. İç işleri Bakanlığına şikâyet etti kimse umursamadı, Cumhurbaşkanlarına yazdı sonuç alamadı. Seller gelecek Bodrum mahvolacak dedi kimseye sözünü dinletemedi. O kadar yıldı ki sonunda vazgeçti ve köşesine çekildi. Bu gün bile onun üzerine Bodrum yarımadası ve planları konusunda  daha bilgili birisini bulmak son derece zor. Bu gün öyle belediye başkanları var ki hapis yatmayı, soruşturma geçirmeyi göze alıyorlar Ertan Demirci’den yararlanmayı kasten düşünmüyorlar.

 

HASAN SUBAŞI BAŞKAN VEKİLİ…

O gün başkanlığa Hasan Subaşı bakıyordu. Önde belediye başkanının arabası arkada pis su barajının

Yıkılmasını isteyen bu alana pis su basan otelciler ellerinde kazma kürekler ile pis su barajının önüne geldiler. Biz de saf tutuk ve başkan vekil Hasan Subşı’na eğer bu fosseptik barajını yıkarsa kan çıkacağını kesin bir dille anlattık. Bu sırada dozer operatörü baraja yaklaştı silahlar çekilince iş makinesi operatörü aracını bıraktı ve kaçtı. O gün ve ondan sonra da biz bu pis suyu denize boşalttırmadık. Bu sahne de bizi iyice Gümbet’te düşman sahibi yaptı.

 

ALİ AYAZ’IN OTELİ İLE BATAKLIK ARASINA YÜKSEK DUVARLAR ÖRMÜŞ AMA ASIL DUVARLAR ZİHİNLERE ÖRÜLMÜŞ…

 Gümbet’in bu bataklık bölümüne en yakın tesis Ali Ayaz’ın otelidir. Bu pislik görünümlü manzara müşteriler tarafından görülmesin diye bataklık ile otel arasına yüksek duvar çekmiş ve bir de üstüne branda germiş. İşte bizim yaptığımız bu pisliği ortadan kaldırmak ve bizi sörf yapmayalım diye buraya gömmek isteyen zihniyete kafa tutmak. Ama Gümbet’te yaşayanlar bilir o yıllar bu pislik dursun, buraya kimse gelmesin, belediye de bizim silahımız olsun diyen bir zihniyetin elinde yalpalayıp duruyordu. Düşünebiliyor musunuz?

 Ali Ayaz kampingden otel yapımına geçmiş doludizgin inşaat yapıyor. Hem hora geçsin hem de dost olalım diye yanına uğradım. Ve Ali Bey otel için yatırım belgesi ve teşvik belgesi aldınız mı diye sordum. Bana döndü ve yatırım belgesi teşvik belgesi  ne demek diye karşı bir soru sordu. Dilimin döndüğünce teşvik sistemini anlattım. Bu yatırımın harcamalarının % 40 lık bölümünü nakdi olarak geri aldığın gibi daha bir sürü teşvik avantajlarınız oluyor. Bu otelde minimum geri alacağınız para 3 milyon dolar olur dedim. Aklı pek almadı daha doğrusu  hiç inanmadı. Ama yerel düşmanlıklara ve cinliklere öyle akılları çalışıyor öyle kumpaslar kuruyorlardı ki insanın ne aklı alıyor ne de havsalası. İşte aşağıdaki ibretlik olayı bu zihniyete örnek olsun diye yazdım. Bu gün Gümbet’e fosseptik basan bu zatlar Bodrum turizmini yönetiyor ve kendilerini büyük turizmci yerine koyuyor. Ama Dünya turizmi bunu yutmuyor. Sel suları bunları yerle bir ediyor. Ondan arta kanlı da yabancı tur operatörleri götürüyor.

 

ERTAN DEMİRCİ ALİ AYAZ İLE MEHMET AYAZI NASIL KOVDU VE AZARLADI…

 Gümbet’in sakinleri ve zihniyetini böyle özetledikten sonra gelelim önemli konumuza. Biz bu alandaki pis sular ile boğuşurken arabalar dolusu bütün Bodrum Belediyesi üst düzey sorumluları sökün ediverdiler birden. İçlerinden bir tanesi bağırıyordu.

-Allah!  Allah!

-Allah!  Allah!

 Aynı adam Ali Ayaz’ı yanına çağırdı ve sordu Ali sen bu temizliği, bu çalışmayı ve bu pisliği örten insanları mı ikide bir şikâyet ediyorsun. Ben doğma büyüme Bodrumluyum bu bataklığı ilk defa böylesine temiz ve düzenli görüyorum. Şikâyetiniz buna mı? Ayıp be kardeşim. Bu adamlardan on tane daha bulup getirin de Bodrum’u da böyle tertemiz yapsınlar.

Döndü, Muzaffer Ergöz kim diye sordu. Benim dedim. Kardeşim seni tebrik ediyorum Allah senden razı olsun. Sen işine devam et. Bu söyleme bütün meclis üyeleri de katıldı. Ve Gümbet’i kendi babalarının malı sananlar pıtsı kaldılar. Belediyenin haklı ve kararlı tutumu o gün adilane ve gerçekçiydi.

 

ERTAN DEMİRCİ İZ BIRAKTI…

Bodrumlu da bir düşünce tarzı vardır. Bunu en iyi Musa Gökbel anlatır. “Başkan!  herkesin kaçağını yık ama benimkine dokunma” Başkan, herkesin işportacı tezgahını kaldır benimkine dokunma” İşte Ertan Demirci bir Bodrumlu olarak bu zihniyete o gün orada ve herkesin içerisinde kafa tutarak hem Gümbet’i kurtardı hem de spor yapan bir gurubu korumuş oldu. Ne zamanki Ertan Demirciler belediyeden gitti ortada ne spor, ne sörf ne de yelken ile adını duyuran Gümbet kaldı. Çevre bozuldu, sörf koydan gitti, yelken sporu öldü, çocuk eğitimleri durdu. Yıllara varan tanıtım yok oldu. Oysa bu birikim başka ülkede olsa orayı hemen gençlere verirler, o faaliyetin belgeselini yaparlar, hakkı müktesep oluştururlar, filmlerini yapıp kültür faaliyetine dönüştürürler.  Ertan Demirciler gitti yerlerine gelenler ilk iş olarak buraları başımıza geçirdiler.